AB-Türkiye Gümrük Birliği, Yirmi Yıl Sonra

3 Eylül 2014



SUTEKS kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Nur Ger bunun Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği anlaşması sonucunda uzun yıllar boyunca yapılan sıkı bir çalışmanın sonucu olduğunu söylüyor.   

Ger sözlerine şöyle devam ediyor: “Gümrük Birliği kendi içinde bizi Avrupa Birliği’nin bir parçası haline getirdi. Kurallarımız ve düzenlemelerimiz Avrupa Birliği’ne uyumlaştırıldığı için ölçek ekonomileri ortaya çıktı ve yaşam kalitesi yükseldi.”

AB-Türkiye Gümrük Birliği anlaşmasının ne kadar önemli olduğunun değerlendirilmesini amaçlayan yeni bir Dünya Bankası raporunda GB anlaşması mercek altına alınıyor.

Avrupa Komisyonu tarafından finanse edilen “AB-Türkiye Gümrük Birliği Anlaşmasının Değerlendirilmesi” başlıklı raporda, anlaşmanın uygulamaya konulduğu 1995 yılından bu yana ticaret ve yatırımlar üzerindeki etkiler vurgulanıyor.


Image

Türkiye’nin uluslararası karayolu yük taşımacılığı sektörünü temsil eden Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu şunları söylüyor: “Türkiye’den Avrupa Birliği’ne 72 milyar ABD$’lık mal ihraç ediyoruz ve bunun yarısı Türkiye’de yatırım yapan Avrupa ülkeleri ve bunların şirketleri  tarafından üretiliyor.”

Gümrük Birliği değerlendirmesi, hem Türkiye’nin hem de Avrupa Birliği’nin Gümrük Birliği kapsamında bir serbest ticaret anlaşması kapsamında gerçekleştirilebilecek ticaretten daha yüksek ticaret yaptığını  ortaya koyuyor. Ancak, ikili ticaretteki çarpıcı artışa rağmen,  rapor küresel ekonomideki değişikliklerin Gümrük Birliği’nin ele alması gereken yeni ihtiyaçlar doğurduğunu gösteriyor.

Yaklaşık 60.000 ihracat şirketine hizmet sunan bir şemsiye kuruluş olan Türkiye İhracatçılar Meclisi Genel Sekreteri Mustafa Mente ise şöyle konuşuyor: “Avrupa Birliği farklı ülkeler ile birçok serbest ticaret anlaşması imzalıyor, ancak bu ülkeler Türkiye ile STA imzalamıyor.”

Mente sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu ülkeler herhangi bir gümrük vergisi ödemeden ve herhangi bir kotaya tabi olmadan Türkiye pazarlarına erişebiliyor, ancak Türki şirketleri yüksek gümrük vergileri ile karşı karşıya kalıyor.”

Değerlendirme spesifik olarak üçüncü ülkeler ile Serbest Ticaret Anlaşmaları yapılması konusunda paralel müzakerelerin resmileştirilmesi ve çoğu sanayi mallarını kapsayan ticaret düzenlemesinin tarım ve hizmetleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Rapor ayrıca taşımacılık kotaları, iş vizeleri ve ticari korunma araçları gibi Türkiye ile AB arasındaki ticaretin arttırılmasının önündeki zorlukları inceliyor ve  mevcut engellerin nasıl aşılabileceği ile ilgili tavsiyelerde bulunuyor.

AB ile ticaret konusunda uzman olan Can Baydarol şunları belirtiyor: “Gümrük Birliği’nin geliştirilmesi ihtiyacı hakkında konuşurken,  bizim duruşumuz sadece Türkiye’nin çıkarlarının savunulmasını değil aynı zamanda Avrupa Birliği’nin çıkarlarının savunulmasını da gözetiyor.”

Değerlendirme basit bir mesaj ile sona eriyor: AB-Türkiye Gümrük Birliğinde, küresel ticaretteki artış, yükselen piyasa ekonomilerinin artan rolü ve AB’nin doğuya doğru genişlemesi göz önünde bulundurularak tasarlanacak iyileştirmeler  her iki taraf için de yararlı olacaktır.


Image





Welcome