Türkiye’nin ekonomik başarısı ve sosyal ilerlemedeki edinimleri dünyanın dört bir yanındaki birçok gelişmekte olan ülke için bir ilham kaynağı olmuştur. Son yıllarda Hindistan, Özbekistan, Tacikistan, Malezya, Moritanya, Irak, Kosova, Tunus, Kenya, Pakistan ve Ukrayna gibi çok çeşitli ülkelerin politika yapıcılarından oluşan heyetler, temel sağlık reformu, orta öğretimin genişletilmesi, enerji sübvansiyonlarının kaldırılması, telekomünikasyon sektörünün düzenlenmesi, bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması, toplu konut veya kamu mali yönetimi gibi çok çeşitli konularda Türkiye’nin deneyimlerinden dersler çıkarmak amacıyla Türkiye’ye gelmişlerdir.
Türkiye’nin deneyimlerinden ne gibi dersler çıkarılabilir? “Türkiye’nin Deneyimleri: Entegrasyon, Kapsama, Kurumlar” kitabında nelerin işe yaradığının ve Türkiye’nin büyüme yolunda devam edebilmesi için nelerin değişmesi gerektiğinin bir değerlendirmesi sunulmaktadır. Kitaptaki başlıca bulgular 10 Aralık günü İstanbul’da düzenlenecek olan bir tanıtım etkinliğinde sunulacaktır.
Türkiye’nin ortalama reel geliri 1950’lerden bu yana beş kart artmıştır. Yüksek gelir yolundaki bu ilerleme büyüyen bir orta sınıf doğurmuştur. Sağlam büyüme ve paylaşılan refahın öne çıktığı Türkiye’nin bu deneyimlerinde, entegrasyon ve kapsayıcılık merkezi bir rol oynamıştır.
Ticaretin serbestleştirilmesi ve Avrupa Birliği ile olan Gümrük Birliği, Türkiye’nin küresel alandaki mevcudiyetinin artmasını kolaylaştırmıştır. Türkiye’nin ticareti sadece son on yılda dünya ticaretinden yaklaşık yüzde 50 daha hızlı artmıştır. Ayrıca, Türkiye, her yıl işgücüne katılan milyonlarca genç için işlerin tükendiği konusunda tüm dünyanın endişelendiği bir dönemde kaydetmiş olduğu etkileyici istihdam yaratma performansı ile övünebilir.
Türkiye’nin ekonomik ilerlemesi özellikle sağlık ve eğitimde olmak üzere sosyal sonuçlardaki iyileşmeler ile el ele gerçekleşmiştir. Örneğin, 1990’lı yıllardan bu yana ortalama yaşam süresi 10 yılın üzerinde uzarken, bebek ölüm oranlarında 6 kat azalma sağlanmıştır. 2003 yılından bu yana Türkiye’nin ortalama PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) puanları araştırmaya katılan diğer tüm ülkelerden daha hızlı bir şekilde iyileşmiştir.
Geçtiğimiz on yılda küresel ekonomideki ağırlığında sağladığı çarpıcı artışa rağmen, Türkiye henüz yüksek gelir engelini aşamamıştır – şu anda Dünya Bankası tarafından tanımlanan yüksek gelir eşiğine yaklaşık yüzde 20 uzaklıktadır.
Türkiye geçiş sürecinde takıldı mı? Ülke “orta gelir tuzağı” olarak adlandırılan durumdan nasıl kaçınabilir? Bu sorular, tanıtım etkinliği çerçevesinde gerçekleştirilecek olan bir açık oturumun odak konusunu oluşturacaktır.
Türkiye’nin hukuki ve ekonomik kurumlarının gücü ile ilgili sorular dile getirilmektedir ve ekonomistler Türkiye’nin mevcut orta gelir statüsünde “takılıp kalabileceğinden” endişelenmektedir.
Genç nüfusu, yükselen eğitim seviyesi ve henüz yararlanılmayan yatırım fırsatları düşünüldüğünde, Türkiye önümüzdeki on yılda ve muhtemelen 2017 yılına kadar yüksek gelir seviyesine yükselebilir. İleri ekonomilerin yaşam standartlarına yaklaşmanın hızı tercih edilen politikalara bağlı olacaktır.